Dec 16, 2019 19:54
4 yrs ago
5 viewers *
English term
peroration
GBK
English to Turkish
Social Sciences
Linguistics
Definition from
Oxford dictionary:
The concluding part of a speech, typically intended to inspire enthusiasm in the audience.
Example sentences:
Motioning the startled minister to stand aside, the aged stranger improvises a bitter peroration that makes clear the true meaning of the prayer. (Harper's magazine)
When Stubbs gave his inaugural lecture at Oxford in 1867, he concluded his peroration somewhat defiantly. (History Today)
The press and the makers of movies have one common enemy, he said: marketing. On this subject he delivered a truly energized peroration. (The Washington Post)
Proposed translations
(Turkish)
| 4 | "Son düzlük" |
Nuh Kerem Sevimli
|
Change log
Dec 16, 2019 19:11: changed "Kudoz queue" from "In queue" to "Public"
Dec 16, 2019 19:54: changed "Stage" from "Preparation" to "Submission"
Dec 19, 2019 20:54: changed "Stage" from "Submission" to "Selection"
Jan 25, 2020 04:54:
Jan 25, 2020 05:54:
Feb 15, 2020 07:54:
Proposed translations
2 days 44 mins
Nuh Kerem Sevimli
Türkiye
Türkiye
Türkiye
Marketing/Pedagogy
Native in: Turkish (Variant: Standard-İstanbul ) 
Works in: English to Turkish, Turkish to English
"Son düzlük"
"Yazının son kısmı, son parça" gibi çeviriler yapmak aklıma geldi fakat bu şekillerde çevrildiğinde, tanımda geçen "typically intended to inspire enthusiasm in the audience." gibi bir anlam oluşturduğu düşüncesi ben de hasıl olmadı. O yüzden yarışlarda artık ne olacaksa orada olan "son düzlük" çevirisinin daha uygun olduğunu düşünüyorum, çok formal bir havaya sahip olmasa da.
Definition from
own experience or research:
Yarış bağlamından çıkartıp konuşma bağlamında düşündüğümüzde, konuşan kişinin artık konuşmasını sonlandırmaya çok yakın olduğu ve amacını gerçekleştirmek için elindeki son kelimeleri kullandığı bölüm.
Example sentences:
Uzun bir konuşma yaptı ve konuşmasının son düzlüğüne girdiğinde salondaki herkes kendisini yuhalamak için çoktan hazırdı. (-Kişisel cümle-)
Sayın Vekiller! Gidişattan da anlaşılıyor ki Sayın Bakan konuşmasının son düzlüğünde ve ben devam etmesine izin veriyorum. (-Kişisel cümle-)
Demokrat parti sözcüsü konuşmasının son düzlüğünde işçi haklarıyla alakalı yapılması düşünülen düzenlemelerden bahsetti... (-Kişisel cümle-)
Something went wrong...